news

MUSÉE ATELIER AUDEMARS PIGUET

Bjarke Ingels Group (BIG) ve Atelier Brückner'in ikonik bir eseri olan Musée Atelier Audemars Piguet, küçük Le Brassus köyünün eteklerinde, İsviçre Jura'nın yüksek bir dağ vadisinde gözlerden uzak bir noktada yer alıyor. 

 

 

Müze, lüks saat markası Audemars Piguet'nin 1875 yılında kurulduğu nostaljik konumda inşa edilmiş. Atelier Brückner bu aydınlık binada sergi boyunca akan bir tema ve rota oluşturmuş. Eski yapıdan başlayan müze binası, saat yönünde ilerleyerek sarmalın kalbine doğru hafifçe eğimli bir şekilde iniyor ve ardından ters yönde yeniden yükseliyor. Ziyaretçiler rotayı, ustaca bestelenmiş bir anlatımla akıcı bir süreklilik olarak deneyimliyor. Her bölümün kendi tasarım dili var ve bölümler, aralarda yer alan mekanik bir heykeller veya sanatsal olarak tasarlanmış bir teşhir öğesi tarafından tanıtılıyor. Vitrinler mimariyle bütünlük sağlayacak şekilde konumlandırılırken görsellik, anlatımın belirli bir bölümüne ve mimari gereksinime bağlı olarak şekilleniyor. 

 

Sergide her biri eşsiz ve üstün bir örnek olan 300'den fazla saat gösteriliyor. Başlangıç; Jules Louis Audemars'ın 18 ayar pembe altından yapılmış cep saati de dahil olmak üzere, saatçilik sanatının erken dönem çalışmaları ile yapılıyor. Joseph Piguet'nin yaklaşık 1769'dan kalma karmaşık cep saati, serginin en eski nesnesi ve şüphesiz başyapıtı.

 

 

İlk Saatçiler’i temsil eden bu etaptan sonra; François Junod'un sanatsal bir heykeliyle tanıtılan ve ziyaretçilerin minik bileşenlerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini deneyimlemek için kullanabilecekleri mekanik modellerin bulunduğu bölüme geçiliyor. 

Ziyaretçi bu teknik bilgiyle artık sarmalın kalbinde yer alan ve markanın özünu temsil eden "Komplikasyonlara" yaklaşıyor. Sonrasında sıra ”Görünmezi Görmek" enstalasyonuyla tanıtılan en ince ve en küçük saatlere geliyor. Teleskop görünümünde tasarlanan mikroskoplar, bir saatin bileşenlerinin ne kadar küçük ve ince olabildiğini gösteriyor, hatta bazı durumlarda insan saçı kadar ince…

 

 

Konumlanan tezgahta ziyaretçiler, ince zımpara kağıdı ile yüzeyleri parlatarak ve küçük vidaları metal bir plakaya vidalayarak, bu zanaatın teknik ve tasarım yönlerinin yanı sıra tasarım sürecini tecrübe ederek ustalık gerektiren detayları deneyimleyebiliyor. Saat ustasının yaptığı işin meşakkatli kısmı burada ziyaretçi tarafından tecrübe edilebiliyor. 

 

Spiral şeklindeki bina, çevredeki manzara ile bütünleşmiş ve taşıyıcı camdan yapılmış kavisli duvarlara sahip. Optik olarak akıcı bir yapıya sahip olan geçişler sergiyi karakterize ediyor. Mevsime ve saate bağlı olarak yapının genel izlenimi farklı karakterlere bürünüyor. Yansımalar ve gölgeler, zamanın akışının yol gösterdiği bir görsel şölen için iş birliği içerisinde. 

 

28.02.2023 00:45:00

İçeriği Paylaş

Yorum Yazın

Yorumlar