Zanzibar
Mangrov ağaçlarıyla ve palmiyelerle çerçevelenmiş masmavi ılık bir deniz, bembeyaz ve yumuşacık kumsallar, yemyeşil ormanlar ve sıcak kanlı insanlar…Afrika’nın 3500 kilometrelik Swahili sahilinin açıklarında, Hint Okyanusu’nun turkuaz mavi sularının ortasında yer alan Zanzibar adası, tüm güzellikleriyle Afrika’nın en sevilen sahil destinasyonlarından biri.
Afrika’nın sıcak toprağını kartpostal gibi kumsallar ile süsleyen Zanzibar, zengin bir kültür ve tarihe sahip. İlk olarak İranlı göçmenler tarafından keşfedilen ada, ismini "zenciler sahili" anlamındaki Farsça "zengi bar"dan alıyor. Arap ve Fars toplumunun derin izler bıraktığı; Portekizlilerin, Ummanlıların ve İngilizlerin yıllarca hüküm sürdüğü bu topraklar uzun yıllar boyunca antik ticaret yollarında önemli bir merkez olarak görülürken köle, baharat, fildişi ve daha pek çok ticaretin yolu buradan geçmiş.
Stratejik konumu ile Zanzibar pek çok farklı kültürden insanı kendine çekmiş ve adaya ayak basan tüm medeniyetler buraya ticari imkanların yanı sıra kültürel bir zenginlik getirmiş. Uzun yıllar köle ticaretinin merkezi olması nedeniyle aynı zamanda hüzünlü bir geçmişi olan ada; Avrupa mimarisini Hint, Arap ve Afrika dekorlarıyla süsleyen eski yapıları, köklü Swahili dili ve restoran menülerindeki Hint ve Arap esintili yemekleri ile tüm bu kültürlerin izlerini asil bir şekilde harmanlıyor.
Kolonyal binalarla çevrili Stone Town'un daracık sokaklarını keşfetmek, Zanzibar ziyaretinin olmazsa olmazlarından biri. Zamanında baharat ve köle ticaretinin başkenti olan Stone Town, Portekiz İmparatorluğu'ndan Umman Sultanlığı'na, Britanya İmparatorluğu'na ve nihayetinde bağımsızlığa kadar birçok kültürün himayesinden geçmiş. Tam da bu yüzden Stone Town daha önce gördüğünüz hiçbir yere benzemiyor; bir köşede Arap/Fars etkisi ile karşılaşırken bir diğer dönemeçte kendinizi Portekiz veya İngiliz mimarisi içerisinde bulabilir, hemen sonrasında ise Hindistan’da gibi hissedebilirsiniz.
Tüm bu farklı dokuları bir araya getirirken Zanzibar’da olduğunuzu hatırlatan detay ise süslü ahşap kapılar. Birçoğu bir asırdan daha eski olan bu kapılar, mango ağacı kullanılarak inşa edilmiş ve genellikle Swahili tarzı oymalar ve Arapça yazıların yanı sıra, savaş fillerinin kapıdan içeri girmesini önlemek için kullanılan Hint kalesinden ödünç alınan pirinç çivilerle süslenmiş.
Zanzibar başta tarçın, karabiber, hindistan cevizi ve karanfil olmak üzere pek çok baharatı bolca barındırması nedeniyle “Baharat Adası” olarak anılıyor. Ada toprakları 18. yüzyılda baharat yetiştirme amacıyla kullanılmış ve hala yaşayan bu kökler sayesinde taptaze baharatlar adanın dört bir yanındaki baharat çiftliklerinden elde edilerek dünyaya ihraç ediliyor. Yerel baharat çiftliklerini ziyaret etmek Zanzibar’da yapılacak en keyifli aktivitelerden biri. Baharatların tohumdan yaprağa ulaşan serüveniyle ilgili bilgi edinmek, işlenmemiş hallerini görmek ve çeşit çeşit baharatın kokusunu en taze haliyle deneyimlemek unutulmaz bir serüven.
Zanzibar’ın birçok kültürü bir araya getiren stratejik konumu ada mutfağının zenginliğine zenginlik katıyor. Ortadoğu'dan gelen Arap tüccarlar, Portekiz işgalleri, Hindistan'dan gelen göçmenler yemek kültürüne izlerini bırakırken ortaya çok renkli bir mutfak deneyimi çıkıyor. Orta Doğu ve Hint mutfağından gelen baharatlar, verimli topraklarda yetişen leziz tropik meyveler ve Zanzibar'ın eşsiz deniz ürünleri bir araya gelerek Zanzibar’ın hem sokak yemeği kültürünü hem de restoran deneyimlerini zenginleştiriyor.
Yıl boyu ılıman iklim şartlarına sahip olan Zanzibar’da sıcaklık nadiren 22°C'nin altına düşüyor. Ocak-Şubat aylarında 32°C civarına yükselen sıcaklıklar, burayı yılbaşı tatilini sıcak iklimlerde geçirmek isteyenler için cazip bir destinasyon haline getiriyor. Aralık sonundan Şubat ayına ve Haziran’dan Ekim’e uzanan zaman dilimleri yağmursuz sezon olarak geçiyor. Nisan ve Mayıs aylarını kapsayan yağışlı mevsimde de yağmurlar genellikle kısa süreli oluyor; bu dönemlerde ziyaretçi sayısının az olması sakin ve huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için adayı cazip kılıyor.
Yorumlar